Soprano Derya Kırcalı Gürlük 1976 yılında İzmir’de doğdu. Ses eğitimine Dokuz Eylül Üniversitesi DevletKonservatuvarı’nda şan pedagogu Sabahat Tekebaş’ın öğrencisi olarak başladı. 1998 yılında İtalya’daki Venedik Benedetto Marcello Üniversitesi’ne, öğrenci değişimi kapsamında seçildi ve gönderildi. 2000 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’ndan mezun oldu ve aynı yıl İzmir Devlet Opera ve Balesi’nde solist sanatçı olarak çalışmaya başladı. 2007’de Amerika’daki Minnesota Duluth Üniversitesi Festivali’nde ‘Lucia di Lammermoor’ ve ‘Carmen’ operalarında görev aldı. 2008’de İZDOB’da solist sanatçı kadrosunu almıştır. Sanatçı bugüne kadar ‘Il Turco in Italia’ (Fiorilla), ‘IlMatrimonio Segreto’ (Carolina), ‘Saraydan Kız Kaçırma’ (Konstanze), ‘ Romeo Juliet’ (Juliet), ‘Ariadne Auf Naxos’ (Najade), ‘Cosi Fan Tutte’ (Fiordiligi) Selman Ada – Aşk-ı Memnu (Nesrin), Çingene Baron (Arsena), La Sonnambula(Lisa), IV. Murat (Dilfigar), Carmina Burana -Soprano başrollerini seslendirmiştir. Sanatçı 4 yıldır Karsanat Barok Müzik Festivali’nde solist olarak görev almaktadır. Avrupa Şatolar Birliği’nden gelen davet üzerine, Almanya’nın Corburg kentinde Ekim 2012’de Karsanat Barok Müzik Topluluğu ile 3 konser vermiştir. Sanatçı, Ağustos 2013’te ise Avusturya’da Viyana Barok Akademi’de master class çalışmalarına katıldı ve bir konser verdi. Bu sezon İzmir Devlet Opera ve Balesinde Puccini nin Madame Butterfly operasında Cio cio san (Madame Butterfly) partisini söylemektedir.
Tuşlu çalgılar sınıfına giren piyano, ilk olarak 1711 yılında Bartolomeo Cristofori tarafından Floransa kentinde yapıldı. Çalgının adı italyanca “hafif ve güçlü” anlamlarına gelen “piano e forte” nin önce birleştirilmesinden (pianoforte) sonra da kısaltılmasından (piano) ortaya çıktı. Çalgıya bu adın verilmesinin nedeni, daha önce kullanılan tuşlu çalgıların gürlük değişimlerine olanak sağlamaması, piyanoda ise bu değişimlerin gerçekleştirilebilmesiydi. Piyanonun atası, mekanizmasıyla ve ses özellikleriyle çalgının ilkeli sayılabilecek klavikord’dur. Piyano için ilk kez 1770 yılında Muzio Clementi eser yazdı. Besteci aynı zamanda piyanonun teknik olanaklarını inceleyerek çalma ve yorumlama üzerine çalışmalar yaptı. Eğitim amaçlı alıştırmalar yazarak piyanonun çalma tekniğini ilerletti. Clementi’den sonra birçok besteci piyanonun olanaklarını geliştirici çalışmalar yapmaya devam etti.
Yedi buçuk oktava yakın ses aralığı ile teknik ve yorum açısından tek kişilik bir orkestrayı andıran çalgının icadı müziğe önemli bir katkı sağlamıştır.Piyano, teknik olanakları ve ses hacmi dolayısıyla temel bir enstrümandır. Çok sesli müziğin anlaşılması ve icrasında kuşkusuz piyanonun çok önemli ve ayrıcalıklı bir yeri vardır.Kaliforniyalı iki araştırmacı Dr. Shaw ve Dr. Rauscher, piyano eğitimi alan çocukların özellikle matematik ve fen dallarında daha başarılı olduklarını gözlemlemişlerdir. Bu araştırma, müziğin aynen matematik ve satranç gibi yüksek beyin fonksiyonları gerektiren bir uğraş olduğunu ortaya koymakta ve alınan piyano eğitiminin sinirleri eğiterek beyin korteksindeki algısal gelişmeyi arttırmakta olduğunu kanıtlamıştır.Alınan piyano eğitimi, kişinin kulak gelişimini, tonal duygu oluşumunu, müzikal algılamasını geliştirir ve seçici bir müzik dinleyicisi olmasını sağlar.Piyano çalışmalarımız küçük yaşlardan itibaren her yaş gurubuna yönelik olarak yapılmaktadır. Konusunda uzman eğitmenlerimiz dünya piyano literatürünün seçkin örnekleri ve teknik çalışma metotları ile oluşturulmuş bir eğitim programını uygulamaktadırlar.
Etkileyici ve güzel bir sese sahip olan keman, dünya üzerinde en yaygın ve sevilen çalgılardandır. Hemen her kültürde kendine yer bulabilmiş olan keman ile icra edilebilecek müzik türü sayısı oldukça fazladır.İfade zenginliği ve tınısındaki “renklilik” kemanın “solo” bir çalgı haline gelmesini sağlamıştır. Bu durum kemanı son derece teknik bir enstrüman haline getirmiştir. Arpejler, geçitler, diziler, flajöleler pizzicatolar ve daha nice çalma tekniği çalgıya sınırsız olanak sağlar.
Klasik batı müziğinde bu çalgının rolü çok önemlidir. Dolayısı ile keman için klasik müzik repertuvarında çok sayıda eserler ve etütler bulunmaktadır.
Keman eğitimi, klasik batı müziği kökenli olmalıdır. Böylece keman öğrenen kişi en doğru teknik, müzikal ve kuramsal bilgilere sahip olabilir, daha sonra ilgi alanına göre istediği tarzdaki müziğe yönelebilir.Bu çalışmalara her yaş gurubundan ve teknik seviyeden sanat severler katılabilirler.
Çalışmalarımızda amaç, öğrenciye doğru bir teknik, müzikal bilgi ve kültür, çağdaş ve ilerici bir sanat anlayışı sunmaktır.
Çalışmalar, bireysel ya da gurup çalışmaları şeklinde yapılmaktadır. Bu çalışmaların yanı sıra öğrenciler, teorik derslerle (solfej ve müzik teorisi) desteklenmekte, böylece daha sağlam bir altyapı ile enstrüman eğitimlerini sürdürmektedirler.
Keman ailesinin ikinci üyesi viyola, görünüşte kemandan biraz daha büyüktür. Notaları üçüncü çizgi ‘do’ anahtarı ile yazılır. İnce seslerde ‘sol’ anahtarı kullanılır. Yapı olarak kemandan pek farkı bulunmayan viyolanın da dört teli vardır ve tam beşli aralıklarla DO, SOL, RE, LA olarak akort edilir. Viyola teknik açıdan kemana çok benzer. Parmak ve yay tekniği, pozisyonlar ve değişik ses renklerini elde etme yöntemleri kemandan farksızdır. Ancak viyolanın genelde koyu, derin ve gizemli bir ses rengi vardır. Viyolaya, orkestrada armoni eşliğinin orta partilerini seslendirme görevi verilir. Çünkü viyolanın ses alanı, orkestranın ses alanının tam ortasındadır. Kimi zaman özelliklerinden faydalanmak için bu çalgıya karakteristik ezgileri seslendirme görevi de verilir.Viyola eğitimi, klasik batı müziği kökenli olmalıdır. Böylece Viyola öğrenen kişi en doğru teknik, müzikal ve kuramsal bilgilere sahip olabilir, daha sonra ilgi alanına göre istediği tarzdaki müziğe yönelebilir.Bu çalışmalara her teknik seviyeden sanat severler katılabilirler. Çalışmalarımızda amaç, öğrenciye doğru bir teknik, müzikal bilgi ve kültür, çağdaş ve ilerici bir sanat anlayışı sunmaktır.
Çalışmalar, bireysel ya da ikili gurup çalışmaları şeklinde yapılmaktadır. Bu çalışmaların yanı sıra öğrenciler, teorik derslerle (solfej ve müzik teorisi) desteklenmekte, böylece daha sağlam bir altyapı ile enstrüman eğitimlerini sürdürmektedirler.
İnsan sesine en yakın enstrüman olarak nitelendirilen viyolonsel, hem solo hem de eşlik çalgısı olarak oldukça önemli bir yere sahiptir. Orkestrada viyolonsel gurubunun işlevi, öncelikle bas partisinin seslendirilmesinde kontrabas grubuna yardımcı olmaktır. Ama, böylesine “renkli” bir çalgıyı sadece bas çalgısı olarak algılamamak gerekir. Çoğunca ana temaların seslendirilmesi, kimi sololar, eşlik figürleri, teknik olarak dinamik partiler de viyolonsel tarafından seslendirilir.Doğası itibari ile, hem solist hem de eşlik çalgısı olarak kullanılan viyolonsel ile klasik müziğin yanı sıra çok geniş müzik türleri icra edilebilmekte ve kullanıldığı her müzik tarzına büyüleyici sesi ile farklı renkler katmaktadır.Bu çalışmalara her yaş gurubundan ve teknik seviyeden sanat severler katılabilirler.Çalışmalar, bireysel ya da ikili gurup çalışmaları şeklinde yapılmaktadır. Bu çalışmaların yanı sıra öğrenciler, teorik derslerle (solfej ve müzik teorisi) desteklenmekte, böylece daha sağlam bir altyapı ile enstrüman eğitimlerini sürdürmektedirler.
Günümüzde oldukça popüler bir enstrüman olan gitar, pek çok tarzda çalınabilmektedir.Gitarın çok sesli bir enstrüman olması, her müzik tarzında kullanılabilmesi, rahat taşınabilmesi, edinilmesi ekonomik olarak nispeten daha kolay olması, bu enstrümanın popülerliğini arttıran önemli unsurladır.Klasik müzik kültüründe de çok önemli bir yer tutan gitara, pek çok farklı teknikle çalınabilmesine rağmen, asıl olan “klasik teknik” ile başlanması; gitar öğrenen kişinin daha ileride istediği tarzı çalmasında çok faydası olacağı tartışılmaz bir gerçektir.
Uzman eğitmenlerimizin çağdaş metotlar ışığında yaptığı çalışmalar, bireysel veya guruplar halinde yürütülmektedir. Ayrıca oda müziği çalışmaları da tüm enstrüman öğrencilerinin katılabileceği çalışmalarımızdır.
Bu çalışmalara her yaş gurubundan ve teknik seviyeden sanat severler katılabilirler.
Çalışmalarımızda amaç, öğrenciye doğru bir teknik, müzikal bilgi ve kültür, çağdaş ve ilerici bir sanat anlayışı sunmaktır.
Çalışmalar, bireysel ya da gurup çalışmaları şeklinde yapılmaktadır. Bu çalışmaların yanı sıra öğrenciler, teorik derslerle (solfej ve müzik teorisi) desteklenmekte, böylece daha sağlam bir altyapı ile enstrüman eğitimlerini sürdürmektedirler.
Gençler arasında belki de en popüler çalgı olan Elektro Gitar, sesini manyetikleri aracılığı ile elektrik akımına dönüştüren ve bir amplifikatör ile bu akımdan ses elde edilmesine olanak tanıyan bir gitar türüdür. Yarattığı sinyalin değiştirilebilir olması nedeniyle, kullanım alanı çok genişlemiştir. Yani, Elektro Gitar hemen her müzik türünde yerini almış, günümüzün en bilindik enstrümanlarından biri haline gelmiştir.Uzman eğitmenlerimizin çağdaş metotlar ışığında yaptığı çalışmalara, her teknik seviyeden sanat sever katılabilir.
Çalışmalarımız, bireysel veya ikili gurup çalışmaları şeklinde yapılmaktadır.
Çalışmalarımızda amaç, öğrenciye doğru bir teknik, müzikal bilgi ve kültür, çağdaş ve ilerici bir sanat anlayışı ile beraber farklı kültürlerin müziklerini de tanıma fırsatı sunmaktır.
Bas gitar, çoğunlukla dört telli olan ve kalın ses veren gitar türüdür. Güncel müziğin vazgeçilmez unsurlarından biridir. Yoğun olarak pop, caz, funk ve rock gibi müzik türlerinde kullanılır.
Çalışmalarımızda, bas gitara ait bilgiler en yeni metotlarla ve akademik çerçeve içerisinde verilmektedir.
Çalışmalarımızda amaç, öğrenciye doğru bir teknik, müzikal bilgi ve kültür, çağdaş ve ilerici bir sanat anlayışı ile beraber farklı kültürlerin müziklerini de tanıma fırsatı sunmaktır. Çalışmalar, bireysel ya da ikili gurup çalışmaları şeklinde yapılmaktadır. Bu çalışmaların yanı sıra öğrenciler, teorik derslerle (solfej ve müzik teorisi) desteklenmekte, böylece daha sağlam bir altyapı ile enstrüman eğitimlerini sürdürmektedirler.
Fransızca’dan gelmiş bir kelimedir. Vurmalı çalgılar takımına denir. Yeryüzü üzerinde ilk insandan bu yana var olmuş en eski çalgı olan Davul, Vurmalı Çalgılar ailesinden bir ritim elemanıdır. Çoğunluğun düşündüğü gibi bateri (davul) çok hızlı olmaktan ibaret değildir. Denge ve akıcılık gerekir. Sol ayak teknikleri ve tabiki el-ayak kombinasyonları gibi teknikler üzerinde alıştırma yapılmalıdır. Bu müzik aleti müzik kulağı gerektirir. Fakat müzik kulağınız çok iyi değilse bu enstrümanı notalı bir şekilde de kullanabilirsiniz. Bateri çalabilmek için düzenli ve sıkı bir bateri dersi almak gerekir. Eğitimlere ritmi hiç kaçırmadan düz vuruşlarla başlanır. Çalışmalarda ritim duygusunun daha da sağlamlaştırılması için Metronom’dan faydalanılır. İçinde ritim duygusu zayıf olan bir kimse metronom yardımıyla kendini geliştirebilir. Düzenli çalışma bateri eğitimindeki ilerlemenin temel şartıdır.
Flüt, tüm çalgılar arasında en eski ve en geniş alana yayılmış çalgılardandır. Hemen her kültürde flüt ya da benzeri bir çalgıya rastlamak mümkündür. Batı kültürlerine Bizanslılar tarafından tanıtılmış, Rönesans ve Barok dönemleri boyunca askeri bir çalgı olarak da kullanılmıştır. 19. Yüzyılın ortalarına dek flütte günümüz perde sistemi yoktu. Günümüzde kullanılan mekanizma sistemini Alman flütçü Theobald Böehm 19. yüzyıl ortalarında bulmuştur.Ses rengi dolayısı ile solo çalgı olan flüt, her tür müzik içerisinde başarı ile kullanılmaktadır.Orkestralarda solist konumunun yanı sıra renk anlamında eşliklerde de sıklıkla kullanılır.
Flüt çalışmalarına her teknik seviyeden sanat sever katılabilir.
Çalışmalarımızda amaç, öğrenciye doğru bir teknik, müzikal bilgi ve kültür, çağdaş ve ilerici bir sanat anlayışı sunmaktır.
Çalışmalar, bireysel ya da ikili gurup çalışmaları şeklinde yapılmaktadır. Bu çalışmaların yanı sıra öğrenciler, teorik derslerle (solfej ve müzik teorisi) desteklenmekte, böylece daha sağlam bir altyapı ile enstrüman eğitimlerini sürdürmektedirler.